Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Böyle bir şeye neden ihtiyacınız olsun ki, siz bu bünyeyle yüz yaşını görürsünüz.
Öyle mi dersin?
Kesinlikle. Her yerinizden belli. Şöyle bir durun, bakayım. Ah, işte, iki kaşınızın arasında uzun ömür çizgisi!
Slide: 2
İşte bu pek münasip oldu.
Yalnız Froisine, kızına ne çeyiz vereceği hakkında da yokladın mı anasını? Dedin mi ki böyle hayırlı bir iş için sizin de elinizi taşın altına koymanız gerekir, siz de biraz gayret edin, kesenin ağzını açın filan? Eli boş gelen kızı da kimse gelin diye almaz ki yani..
Ne diyorsunuz? Bu kız size yılda on iki bin frank kazandıracak yahu!
Slide: 3
On iki bin frank mı!
Tabii ya. Kız bir kere iştahsız, kıt kanaat yetiştirilmiş. Tek yediği ot, süt, biraz peynir, bir de elma. Ne mükellef sofra ister ne halis et suyu arar ne de diğer kadınlar gibi arpa kremam eksik olmasın, hani benim kuş sütüm, der. Şimdi az şey mi bu, nereden baksanız yılda en az üç bin frank kardasınız demektir. Hem zevki de pek sadedir, o yaşıtlarının bayıldığı cafcaflı giysilerde, pahalı mücevherlerde, ağır mobilyalarda hiç gözü yoktur ki tüm bunlar da yılda dört bin frankı aşar yani. Üstelik kumardan da tiksinir, kim bulmuş günümüzde kumar sevmeyen kadını? Bizim mahallede bir tanesi var, kağıt oyunlarında bu sene yirmi bin frank kaybetti. Haydi biz yine çeyreğini alalım; yılda beş bin frank kumardan, dört bin giyimden kuşamdan desek oldu mu dokuz bin? Üç bini de yemekten içmekten, işte size yılda tamı tamına on iki bin frank etmedi mi?