Mete bir okul gününün ardından çok büyük bir heyecanla eve geldi. Elindeki sarı kağıdı sımsıkı tutuyordu ve hızlıca annesine anlatmaya başladı. “Anne biliyor musun öğretmenimizle birlikte bir müzeye gideceğiz bu elimde tuttuğum da müze giriş biletim. Müze nasıl bir yer anne çok merak ediyorum.” dedi.
Koşturdu ve babasının yanına oturdu. “Babacığım müzede neler var?” diye sordu. Babası oğlunun heyecanına ortak oldu ve anlatmaya başladı. “Müzede çok eski zamanlardan kalma sanat ve bilim eserleri bulunur. Bu eserleri arkeologlar kazı çalışmalarıyla bulurlar oğlum.” dedi.
Mete’nin kafası karışmıştı ayağa kalktı ve sordu. “Arkeolog mu o da nedir baba?”“Arkeologlar tarih öncesi hakkında bilgi toplamak için eski toplumların geride bıraktığı eşya, kemik, mağara resimleri ve bina kalıntılarını kazı çalışmalarıyla ortaya çıkaran kişilerdir. Bu bir meslektir oğlum.” diye cevap verdi babası.
Mete yatağına geçti uyumadan önce heyecanla yarını düşündü. Gece rüyasında kendini arkeolog olarak görmek istiyordu.
Mete ertesi sabah hazırlandı. Okul servisi gelmişti. Annesine el salladı ve servise bindi.
Mete ve arkadaşları heyecanla müzeye varmayı bekliyorlardı. Öğretmenleri Elif Hanım “Çocuklar müzelerde uyulması gereken bazı kurallar vardır. Bunlar her müzede bir tabela ya da yazı şeklinde belirtilir. Örneğin müzede koşturmak, yerlere çöp atmak, yüksek sesle konuşmak, yiyecek getirmek ve eserlerin fotoğraflarını çekmek yasaktır. Her müzenin kendine göre kuralları olabilir bizler bu kurallara uymak zorundayız.” dedi.
Müzeye geldiklerine Mete gerçekten de öğretmeninin söylediği kuralların olduğu bir tabela gördü. Şaşkınla arkadaşlarına gösterdi. Bütün çocuklar uymaları gereken kuralları öğrendi.
Müze girişinde karşılarına Emel hanım çıktı. “Hoş geldiniz çocuklar. Bugün müzeyi gezerken size ben rehberlik edeceğim. Size eserleri anlatacağım. Sormak istediğiniz bütün soruları bana sorabilirsiniz. Aynı zamanda sizi bir arkadaşımla tanıştırmak istiyorum.” dedi Emel Hanım.
Çocuklar müzeyi gezmeyi bitirmişlerdi. Birçok tarihi eser gördüler. Vazolar, heykeller, kemik kalıntıları ve daha birsürü eser.
Müzeden çıktıklarında Emel Hanım yanında Ali Beyi getirmişti. Ali Bey “Merhaba çocuklar benim adım Ali. Ben bir arkeoloğum. Bugün müzede gördüğünüz değerli tarihi eserlerin çıkarılıp incelenmesini sağlamak benim görevim. Bu eserleri çıkartırken zarar görmemeleri için özel malzemeler kullanırım. Benim işim bazen günler bazen aylar sürebilir.” diye kendini anlattı.
Gezinin ardından servis bütün çocukları evlerine bıraktı. Anne ve babası Meteyi kapıda bekliyorlardı. Mete koşturdu ve onlara bugün gördüğü öğrendiği her şeyi anlatmaya başladı. Mete karar vermişti. Büyüdüğünde bir arkeolog olmak istiyordu...