Ayça bu sabah mutlu uyanmıştı. Çünkü bugün annesiyle beraber alışverişe gideceklerdi.
Ayça ilk gördüğü oyuncak mağazasına annesini peşinden sokuvermişti. Çok beğendiği oyuncağı almak istiyordu.
Buna çok benzeyen bir oyuncağın zaten var kızım. Bence ihtiyacın yok.
Anneciğim bu oyuncak çok güzel. Lütfen alalım, lütfen!
Ayçacığım, senin de dediğin gibi bu bir istek. Ama biz ihtiyacımız olan şeyleri almaya geldik. Mesela senin monta ihtiyacın var. Gel mağazaya gidelim.
Ama anne bende aynısı yok ki. Ben bunu çok istiyorum.
Peki tamam, gidelim...
Evet kızım. İşte ihtiyaç dediğimiz şey budur. Kışın montun olmazsa sık sık hasta olursun. Ama o oyuncağı almasan da evde oynayabileceğin bir sürü oyuncağın var.
Bu mont çok güzelmiş, hem de çok kalın. Bu kış çok soğuk. sanırım böyle bir monta ihtiyacım olacak. Değil mi anneciğim?
Aferin güzel kızım. Zaman zaman tabii ki isteklerini de yerine getirebilirsin. Sadece şu an yanımıza ihtiyacımızı alabileceğimiz kadar para aldık. Anlayışın için teşekkür ederim.
Haklısın anneciğim. Bundan sonra almayı düşündüğüm şeylerin istek mi yoksa ihtiyaç mı olduğuna karar verebileceğim!
Ayça artık ihtiyaç ve isteklerini ayırt edebildiği için çok mutluydu. Ve tabii ki yeni bir monta sahip olduğu için de!
Bugün için çok teşekkür ederim anneciğim. Hem bir sürü şey öğrendim hem de güzel bir montum oldu!
Rica ederim kızım. Benim için de çok güzel bir gündü. Beraber vakit geçirmek harika!